bugün

entry'ler (18636)

fetöcü kemal batmaz ın en son rezil hali

içişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 9 günlük Ramazan Bayramı tatiline ilişkin trafik verileriyle ilgili basın açıklaması düzenledi. Bakan Yerlikaya, "9 günlük bayram tatilinde 6 bin 530 kaza meydana geldi, 75 kişi hayatını kaybetti" dedi. Bakan Yerlikaya, Düzce’de diğer sürücülere selektörle radar denetimini haber veren 14 sürücüye kesilen trafik cezalarının iptal edildiğini açıkladı.

https://www.msn.com/tr-tr...c547fcfac914e9a&ei=16

herkesin anlayacağı düz mantıkla anlatalım.
malum, birilerinden daha zeki olduğumuz için "yazar burada ne demiş?" şıp diye anlıyoruz, gelelim konuya; sürücüler yolda diğer sürücüleri uyarıyor.

ileride trafik kontrolü var, çevirme var diyor.
amiyane tabirle "abi dikkat polis var" olayı. bir insan başka bir insanı neden polis var diye uyarır?
sürücüler yolda trafik kurallarına uyarak ilerliyorsa ve trafik olağan akışında seyrediyor ve yasa-kanunlar çiğnenmiyorsa bu olabilir mi?
kontrol noktasına kadar hız limitine, sollama kurallarına uyan, cep telefonu vb ile uğraşmayan, ne bileyim yolda oğlan biraz kullansın, eş sevgili kızım kullasın diye arabayı yeterliliği olmayan başkasına vermeyen sorumlu bir insan neden başkalarına "dikkat polis var" desin?

1- dikkat polis çevirme radar var diyen sürücü kurallara uymuyor. bunun için kendisi gibi diğer insanları-sürücüleri gördüğü için uyarıyor.
2- dikkat polis çevirme radar var dediği uyarı yaptığı sürücüler kurallara uymuyor.
3- her hâlükârda ortada bir suç unsuru var. uyarı yapan kurallara uymuş olsa bile kurallara uymayanlara "dikkat edin, çevirme-kontrolü geçene kadar kurallara uyun" diyerek suçu ve suçluyu korumuş oluyor.

buna göre kesilen cezalar neden af ediliyor?
bu kesilen cezalar kağıt üzerinde olsa, henüz tahsil edilmemiş olsa bile devletin kamunun akarı-geliri-kazancı değil mi?

sadece bu mu?
af edilen milyarlarca liralık vergiler, af edilen ve ödemelerden muaf tutulan milyarlarca liralık borçlar-yükümlülükler...
insanın canına malına geleceğine zarar verenlere getirilen aflar...
bunlar (insanların canı malı kaderi geleceği) devletin malı mülkiyeti sorumluluğu sahip olduğu değerleri değil mi?

bir fetöcünün yorganı yatak yüzünü yıkamasına gösterilen hassasiyet neden iç edilen talan edilen devletin insanların halkın kamunun canına malına parasına ormanına denizine dağına deresine gösterilmiyor?
en fazla 100 kişinin öleceği depremde yüzbinlerce insan öldü, yüzlerce milyar dolarımız gitti. bunlar bu ülkenin değeri kazancı değil mi?
aylar geçti, yıllar geçecek ve bu sorumlular ne olacak?

nasıl bir ülke olduk?
burnumuzun dibinde ki koskoca direğe değil de başkasının gözünde ki çöpe bakıp ahkam kesiyoruz.
tıpkı daha dün yüzlerce milyon liralık saati boş verip bugün 1500 liralık istakoza takılmak gibi.

fetöcü kemal batmaz ın en son rezil hali

bir de içi boşaltılan belediye kasalarına, 128 milyar dolara, merkez bankasının 800 küsür milyar dolar zarar etmesine, 10 liraya yaş çay alıp 150 liraya çay satıp zarar eden çaykur'un durumuna ki burada yüksek teknoloji, endüstri 4.0 vb yüksek maliyet-teknoloji gerektirmeyen üretim de bu kadar yüksek kar marjına rağmen nasıl zarar ettiği anlaşılmayan çaykur vb devlet iştiraklerine vs konularına girmeden; keşke devletin, kamunun malına da bu kadar hassas olunsa...

söylenecek çok şey var da...
anlama özürlü veya akıl zeka etik değer ile ahlak yoksunu birileri fetö teröristini mi savunuyorsun diyecek...
yazık bu ülkeye.

evinde silah bulunduran yazarlar

tabi ki var, silah bulundurma-savunma hakkı kutsaldır.
bazı embesiller gibi silahlanma karşıtı değilim.

generalleri erler oylarıyla seçsin

şimdi burada biri kalkıp sakın ha "senin demokrasine sokayım" diye entry girmesin.
hem ayıp hem yasak olduğunu hatırlatmak için iş bıu entry girilmiştir.

çevrenizde hiç fetocu var mı

olmaz mı?
daha dün din kardeşimiz, hoca efendi diyen, fetö dediğimiz için bizi vatan haini ilan eden akp'liler ve akp yalakalığı yapıp fetö sayesinde kazanç elde edenler düşünülürse...
sallasam (elimi) fetöcüye değiyor.
onları af edecek tanrıyı da insanı da tanımıyorum.
zamanı gelince hepsi insanlığa karşı işlenen suçlardan yargılanacak.

hakan ural tevfik göksu osman gökçek

deniz demişken aklıma geldi, denizleri kirletmeyelim.
2023 deniz kirliliği cezaları şöyleydi.
I- Petrol/petrol türevleri tahliyesi veya deşarjı yapan tankerler :
A) 1000 (dahil) grostona kadar olanlar; groston başına 2,009.85 TL
B) 1000 ilâ 5000 (dahil) groston arasında olanlara; A bendindeki miktar ve 1000 grostonu geçen tonaj için groston başına ilave 502.48 TL
C) 5000 groston üzerinde olanlar; A+B bendindeki miktarlar ve 5000 grostonu geçen tonaj için groston başına ilave 50.23 TL

II- Kirli balast tahliyesi yapan tankerler :
A) 1000 (dahil) grostona kadar olanlar; groston başına 366.18 TL
B) 1000 ilâ 5000 (dahil) groston arasında olanlara; A bendindeki miktar ve 1000 grostonu geçen tonaj için groston başına ilave 73.05 TL
C) 5000 groston üzerinde olanlar; A+B bendindeki miktarlar ve 5000 grostonu geçen tonaj için groston başına ilave 11.59 TL

III- Petrol/petrol türevleri ve kirli balast tahliyesi yapan gemi ve diğer deniz vasıtaları :
A) 1000 (dahil) grostona kadar olanlar; groston başına 1,004.92 TL
B) 1000 ilâ 5000 (dahil) groston arasında olanlara; A bendindeki miktar ve 1000 grostonu geçen tonaj için groston başına ilave 200.99 TL
C) 5000 groston üzerinde olanlar; A+B bendindeki miktarlar ve 5000 grostonu geçen tonaj için groston başına ilave 50.23 TL

IV- Gemiler ve diğer deniz taşıtları ile denize boşaltılan çöp ve kanalizasyon suları :
Cat 4 için önceki versiyon, esas olarak gemiden çıkan çöp ve kanalizasyon deşarjına atıfta bulunuyordu ve yeni kanun hükmünde aşağıdakiler de Cat 4 kapsamında kirletici olarak tanımlanıyor:

Evsel atık su
Deterjanlı su
Köpük
Scrubber sistemi yıkama suları
Benzer yıkama suları ve katı atıklar vb.

Yeni hükme göre, yukarıda belirtilen Cat 4 kapsamındaki bir kirlilik olayının meydana gelmesi durumunda Çevre Kanunu’nda belirtilen küçük gemilere verilecek cezalar aşağıdaki gibidir :

1) 18 (dahil) gros tona kadar gemiler için 11.146,00 TL
2) 18-50 gros ton arası gemiler için 22.293,00 TL
3) 50-100 gros ton arası gemiler için 44.586,00 TL
4) 100-150 gros ton arası gemiler için 66.879,00 TL

150 gros tondan büyük gemiler için :

A) 1.000 (dahil) gros tona kadar gemiler için gros ton başına 502,48 TL
B) 1.000 gros ton ile 5.000 gros ton arasındaki gemiler için A kalemine 1.000 gros tonun üzerindeki gros ton başına 100,50 TL eklenecektir.
C) 5.000 gros tonun üzerindeki gemiler için A+B kalemine 5.000 gros tonun üzerindeki gros ton başına 50,23 TL eklenecektir.

Bunkerlerin Kükürt içeriğine ilişkin Para Cezaları

Yeni hükme göre, 01.01.2020 tarihinden itibaren yürürlükte olan IMO düzenlemeleri ve Türk kanunlarının izin verdiği limitlerin üzerinde kükürt içeriğine sahip yakıt kullanan gemilere ceza uygulanacak olup, uygulanacak ceza tarifesi aşağıdaki gibidir :

A) 1.000 (dahil) gros tona kadar gemiler için gros ton başına 445,86 TL
B) 1.000 gros ton ile 5.000 gros ton arasındaki gemiler için A kalemine 1.000 gros tonun üzerindeki gros ton başına 55,73 TL eklenecektir.
C) 5.000 gros tonun üzerindeki gemiler için A+B kalemine 5.000 gros tonun üzerindeki gros ton başına 11,15 TL eklenecektir.

Yukarıda belirtilen tarife uygulanırken, gemi/deniz aracının tüzel kişilere ait olması halinde hesaplanacak ceza üç katı oranında artırılır.

2023 oranlarına şimdi 2024 de bu cezalara bir de %80 zam - enflasyon farkını ekleyin. aslında ülke ve insanlarımız olarak denizlerimizde canlı yaşamın yok olmak sürecini durduramayız, geri de döndüremeyiz ama hiç olmazsa sosyal farkındalıklarla denizlerimizde yok olan canlı yaşamı yavaşlatma ihtimalimiz var.

bunun için denizlere çöp atmamalıyız, yerel yönetimler ve hükümetlere arıtma tesislerinin kurulması - şirketlere kurdurulması için baskı yapabiliriz.

bağnaza bağnaz diyen bağnazdır

bu ülkede hırsıza hırsız denildiği için, cahile cahil diyen insanların suçlu olduğu düşünülürse...
doğru söylem.

evli 2 kız kardeşin pubgde tanıştığı adama kaçması

https://www.uludagsozluk.com/e/46962787/

eşcinsel evliliğe izin verilen toplumda-devlette bile bir ihanet içinde olan eş boşanmada hiçbir hak talep edemez.
hakimler bu çiftlere karşı kararlarını açıklarken tek kriterleri evlilik denen kurumun yapısına ve bu kurumda ki bireylerin sorumluluklarına dikkat çeker.
ister eşcinsel (kadın kadına-erkek erkeğe) bir evlilik yapın ister heteroseksüel bir evlilik yapın. ister kilise, ister cami, ister sinagog da evlenin. hangi dil din kültür ırk içinde olursanız olun evlilik denen kurum tüm bu cinsel ve kültürel değerler gereklilikler üzerinde, bunlardan bağımsız olan kutsal bir sorumluluk yapısıdır.

yargı ve yasa koyucu evlilik denen kurumda kişilerin cinsel tercihi-kimliğine veya din ya da kültür yapısına ya da evlilik şartlarına göre değil de evlilik denen kurumun içinde bireylerin sorumluluğuna göre karar verir-kanun oluşturur.
örn: evlilik denen kurumda eşlerden biri cinsel yeterliliğini kaybedebilir, isteyerek veya istemeyerek cinsel açıdan yetersiz gelebilir ya da cinsel tercihini değiştirebilir.
evlilik denen kurumun içinde maddi açıdan bir gelir kaybı, ihtiyaçların karşılanmaması isteyerek veya istemeyerek yaşanabilir.
eşlerden biri veya her ikisi bir birlerine psikolojik veya fiziki şiddet uygulayabilir.
2. veya 3. kişilerce, akraba, çevre, toplum ile çiftlerden biri uyumsuzluk yaşayabilir.
bunun gibi evlilikte huzur ve mutluluk yok olabilir. çocuklar için sorumluluklarını yerine getirmeyen eş olabilir.
tüm bu olumsuzluklar yaşanmış olsa bile eşlerden biri evliliği sonlandırmak yerine evlilikte ihanet içinde olup bu yaşananları gerekçe olarak sunamaz. evlilik kurumunda ihanet içinde olan kişi boşanma aşamasında anlaşma, evlilik süresinde eşin kazanımlarından hak sahipliğini iddia edemez.

hele ki normal bir heteroseksüel evliliklerde anne çocuğuna bakmayacak, zırt pırt evi terk edecek, başka adamlarla olacak ve ekranlarda anlaşmalı boşanma nafaka veya çocuğun velayetini alma diye konuşacak.
o eşcinsel evliliğe izin verilen ahlaksız ülkelerde kadına çocuğunu vermeyi bırakın, kadın bir daha çocuğun yüzünü göremez. kocasından bir kuruş bile nafaka pay alamaz. tek celsede devlet bu çiftleri boşar.

ama ülkemizde...
kişilerden bağımsız olarak orospuluk savunulacak bir hak oldu. bakınız malum kanallara yaşananlara...
bu ülkede keşke namusluların namussuzlar kadar hakkı olsa.
kadın veya adam sadakatsizlik içinde ki resmen orospuluk yapıyor (erkeğin de orospusu oluyor. orospuluk kadına has bir bir durum değil) ne aile ne eş ne çocuk sorumluluğu duymuyor.
hani derler ya "ne allah korkusu kalmış, ne kuldan utanma duygusu kalmış" böyle bir durum.
eş ekranlarda ihanet içinde ki eşe yalvarıyor. gel de boşanalım diyor.
eşine sadık olan eş aldatan eşin elinde ki çocuğunu kurtarmak için çırpınıyor.
düşünün... ihanet içinde olan ve evlilik denen kurumun ne olduğunu sorumluluğunu bilmeyen başkalarıyla olup yuvasını dağıtan bir orospu tarafından yetiştirilen çocuk ileride evlilikte sadakati öğrenebilir mi?

o eşcinsel evliliğe izin veren o ahlaksız devletlerde bunlar yaşanmaz.
orada namuslular bu kadar garip kalmaz.

evli 2 kız kardeşin pubgde tanıştığı adama kaçması

bunların yaptığı diğer olanların yanında masum kalır.
bu ülkede orospuluğun adı aşk, ilgi, sevgi, özel hayat oldu. üstelik bu insanlığa sığmayan davranışlar toplumun kültür olarak genellikle çomar ve kıro kesiminde daha yoğun çıkmakta.

hiç tartışılmayan, işin en acı kısmı ise evini yuvasını çocuğunu bırakan, terk eden, başka erkeklerle olan, başka erkeklerden çocuk edinen bu dişi yaratıklara (bunlara vajinası var diye kadın bile denemez) devlet çocukların velayetini vermesi ve bu dişi yaratıkların ihanet ettiği eşten nafaka, çocuk parası, evlilikte edinilen mal mülk ziynet eşyası para vb gelirden çalışmadığı ve bu birikimlerde maddi bir katkı yapmadığı halde pay alması, anlaşmalı boşanmaya gitmesi.

burada örneklere değinmek istemiyorum.
avrupa ve amerika'da bazı devlet-eyaletlerde eşcinsel evliliğe izin veriyor. öyle ki kilisede veya dini tören yapmak isteyen eşcinsel evliliklere engel olmak isteyenlere de eyalet-devlet yaptırım uyguluyor. aynı şekilde bu eşcinsel evli çiftlerin evlat sahibi olamayacakları için evlat edinilmesinde de sanki normal bir kadın erkek evliliğine uygulanan prosedürler uygulanıyor.
kadın kadına, erkek erkeğe evlenmeye izin veren devlet düşünün.
yetmiyor... devlet bir de bunların evlat edinmesi, tam bir aile olmaları için koruma altında ki çocuk bebeklerin velayetleri bu eşcinsel çiftlere veriyor.
ne kadar ahlaksızlar değil mi?
ama o ahlaksız olan devlette evli olan bu eşcinseller yaşanan bir ihanet ile boşanmak için hakim karşısına çıktıklarında ihanet eden eşe sadık olan eşin nafaka ödemesine hakim izin vermez.
ihanet eden eşe evlatlık olarak alınan çocuk varsa o çocuğun velayetini devlet vermez.
evlilik boyunca edinilen mal mülk para vb gelirden eğer ihanet eden eş çalışmıyor (bir işletme şirket ortaklığı yoksa) pay alamaz.

türkiye bir asya ülkesidir

celal şengör hocanın dediği akla geldi.

https://www.youtube.com/watch?v=Zv_VVlVmRGk

cümlenin önü/arkası daha doğrusu konu içeriği geniş açıdan...

https://www.youtube.com/watch?v=_nTU-fAyiU0

yok yani, afganistan da asya'da ya; o bakımdan yaklaşırsanız celal şengör bu konuda böyle bir bakış açısı sergiliyor.
haklı mı haksız mı bilmem ama toplumsal olarak yaşadığımız çöküş ortada ve bu çöküşe verilen tepki olmalı.

işimiz allah a kaldı dönemi başladı

eray özer'in t24'de yazısı.
dünya açısından "Sıcaklıktaki yükseliş öyle bir hal almış durumda ki, bilim son bir yılda yaşanan değişimi açıklamakta zorlanıyor. Konunun uzmanları “meçhul bir alana” girmiş olabileceğimizi söylüyor" diye uyarı yapıyor.

https://t24.com.tr/yazarl...i-baslamis-olabilir,44376

ülke olarak son 20 yıldır işimizi allah'a bıraktığımız için deprem, ekonomi başta olmak üzere örn: onların doları varsa bizim allah'ımız var, sel, terör, madenlerde inşaatlarda iş cinayetleri (bu işin fıtratında var) yanında tren gemi karayolu teleferik vs rezilliklerinden nasıl olsa şerbetliyiz bu işlere...

monako yat kulübünde istakoz yiyen akp li vekil

bu kadar tepki bu sn vekile neden gösteriliyor anlamadım.
yok yani...
sn. vekil halk ekmek kuyruğunda bekleyenlerle ucuz kıyma kuyruğunda bekleyenlerin resmini paylaşıp sonra da istakoz yediğini paylaşıp "ekmek bulamıyorlarsa/ucuz kıyma alamıyorlarsa istakoz yesinler" diye mi paylaşmış?
ne yani, sen yavan ekmek yiyorsun diye sn. vekil istakoz yiyemeyecek mi?
cahilce muhalif söylemlerle ajitasyon yapmayın.
halkın iradesine karşı mı geliyorsunuz?
bu halk 20 küsur senedir bu sisteme onay verdi destekledi.

29 nisan 2024 threadsın türkiyeden çekilmesi

afganistan olmaya tam hız gidiyoruz.
çoğu marka bu ülkeden adeta ceketini alıp kaçarak çıkıyor. gelin diye öpücük vereceğimiz markalar ise aman aman diyor yatırımlarını doğu avrupa'ya yapıyor.
aynı şeyleri dememek için ayrıntıya girmiyorum ama adamlar bizde 7 işçi maliyetine doğu avrupa'da 1 işçi çalıştırma maliyetini göze alıyor.
adamlara arazi, gümrük, vergi vb alanlarda kolaylıklar muafiyetler ayrıcalıklar verdiğimiz halde ülkemize gelmiyor, gelmiş olan da gidiyor. örn: Volkswagen ile honda ve nice markalar...
bu giden markalar ekonomik gerekçeler veya siyaset politika rejim sistem din ırk vs için mi gitti sanıyorsunuz?

böyle ucuz, neredeyse bedava olan ülkeden kaçan kaçana.
gelenler kim mi?
sokaklara bakın, haberlere bakın.
ne idiği belirsiz insanlar. mafya uyuşturucu, silah, terör baronları. bunlar parayı cebine koyup avrupa'ya turist olarak bile giremez ama bize elini kolunu sallayarak geliyorlar, vatandaşlık alıyorlar.
çocuklarınıza nasıl bir gelecek bıraktığınızın farkında değilsiniz.

unutmadan tik tok yasaklansın-gitsin diyenler...
neden?
tik tok gidince x veya face ya da youtube vb sosyal medya olmayınca türbanlı kadın göğüs dekolteli canlı yayın yapmayacak da toplumun ahlakı mı düzelecek?
bu vb sosyal medya aracı pisliği bize bulaştırmadı. sadece toplumun çürümüş yüzünü bize ifşa etti.

ortadoğu da kartların yeniden dağıtılması

bir ek yapalım...
ortadoğu da kart falan dağıldığı yok. geçti bor'un pazarı sür eşeğini niğde'ye hesabı.
siz dua edin de allah israil'e merhamet versin.
aynı zamanda da amerika'ya allah yardım etsin.
iran ürdün vs hepsini taş devrine döndürmesin diye israil denen köpeğin tasmasını tutması için odin amerika'nın bileğine kuvvet versin.

ortadoğu da kartların yeniden dağıtılması

ülkemizde kamuda ki liyakatlı atamalara bakınca masada ne olarak bulunacağımızı yazarsam embesilin biri anlatılmak istenen olguyu algılamaya beyni müsait olmayacağı için çıkıp "hakaret ediyorsun" diyecek.
tabi ki bayramlık ağzımı bu embesile açmak zorunda kalıp "ulan geri zekalı! sen bu söylemden hakaret çıkarıyorsan asıl sen ülkeye hakaret ediyorsun" diye başlayıp iyice bir karalama yapacağım; sonuçta entry silinecek.
malum, toplumsal yozlaşma ve çöküş her alanda yayıldığı için sözlükte bazı mod-yetkili ne ise onlar da idrak yolları enfeksiyonu yaşıyor.

merkez bankası nın 818 milyar tl zarar etmesi

https://www.youtube.com/watch?v=A_KCiPaIimM

şule aydın "aklınızı kafatasınızda tutabileceğiniz bir hafta diliyorum" diyerek bitirdiği tımarhanede bu hafta paylaşımına değil de yorumlar arasında olan "Bunlar iktidardan gittikten sonra hayatta kalan Türk vatandaşlarına Gazi unvanı verilmeli" paylaşımı buraya "cuk" oturuyor.

10 liraya çay alıp 150 liraya çay satan devletin kurumu Çaykur'un zarar ettiğini düşünürsek ki; isteseniz de böyle bir işletme-kurumu zarar ettiremezsiniz, yüksek teknoloji-sanayi 4.0 gerektirmeyen bir üretimde böyle yüksek bir kar marjı ile zarar etmek...
böyle bir ülkede para basma yetkisi ve piyasa düzenleme yetkisi olan merkez bankasının zarar etmesi gayet normal.

kafa dengi biriyle evlenip birlikte vakit geçirmek

Asla ama asla kafa dengi birisini bulamazsınız. Buldum deseniz bile evlendikten sonra görürsünüz ne kadar kafa dengi olduğunu...
Hem unutmayın ki biyolojinin ve psikolojinin yıkılmaz gerçeği olan "gönül bir sinektir, çünkü; hep gider boka konar" kanununa göre sizin kafa dengi biriyle evlenmeniz bu evrende mümkün değildir.
Haaa! Diyebilirsiniz ki "ben de zaten bu evren zaman boyutunu kast etmemiştim" o zaman haklısınız.
Eğer başka bir evren/boyutta olsaydım ben de meraktan kafa dengi biriyle evli olurdum.
Unutmayınız ki evlilik anlaşmak, kavga etmemek hata yapmamak üzerine inşa edilecek bir birliktelik değildir.

Yine de her akşam yatağa yattığımda din ideoloji ırk siyaset kültür damak zevki vs farklılıkları neyse de bir Galatasaraylı olan eşimin saçlarını çaktırmadan kokluyorum.
Bazen o yatakta olmasa mutfağı düzeltiyor olsa onun yastığını yatakta ki kokusunu genzime çekip acaba kime ne iyilik yaptım da bunun karşılığı olarak böyle bir insan önüme çıktı da onunla evlendim diye merak ediyorum.

ankara da dar yola sıkışan taksi

einstein reyiz der ki "götünün sığmayacağı yere başını sokma" basit bir fizik kuralıdır. burada gördüğünüz bu kural işlemiş.

monako yat kulübünde istakoz yiyen akp li vekil

https://www.uludagsozluk.com/e/46961505/

durumun genel hattı bu.
gelelim genelden özele...

sn. vekil şebnem bursalı veya sn. cumhurbaşkanı erdoğan ya da akp tarafına.
demokrasilerde, halka verilmiş siyasi imtiyaz hakkı kapsamında seçme-seçilme haklarında bu yaşanan durumda en son eleştiri yapılacak kişi-kurumlar idarecilerdir (sn. vekil şebnem bursalı veya sn. cumhurbaşkanı erdoğan ya da akp) sonuçları eleştirmek aptallıktır. akıllı insanlar sonuçları eleştirmez.
amiyane tabirle evin ortasına dökülen benzine ateş atmakla çıkan yangında havada ki oksijeni suçlu bulmak sizi zeki göstermez.
kim ne der-düşünür bilmem (daha doğrusu beni ilgilendirmez) ama şahsen idarecileri eleştirmek, bu idarecilerden birine günah keçisi muamelesi yapmam için tüm etik ve ahlak değerlerim yanı sıra akıl ve zekamı da ret etmem lazım.

toplumun siyasi imtiyaz hakkı varsa (seçme-seçilme hakkı) bir rejim, sistem, idareyi ve yürütmeyi iyi/kötü yapan toplum/halktan başkası değildir.
daha önce de yazmıştım, iktisadın temel kuralıdır; kalite arz-talep dengesinin yansımasıdır. bu kural sadece iktisadın değil yaşamın her alanında geçerlidir.
ister bir şirket işletin, ister bir aile yönetin, ister bir şeyler üretin; kaliteyi belirleyen şey ürettiğiniz sandalyeyi alan, eş veya arkadaş olarak seçtiğiniz insan, idare ettiğiniz şirket veya şirketin bir birimi ve burada ki çalışma arkadaşlarınız, yönettiğiniz ülkenin vatandaşları-yurttaşları kaliteyi belirler.
örn: apple ürettiği iphone telefonlarda getirdiği her yeniliği kaliteyi son kullanıcılar tercih etmese, kabul etmese, talep etmese ne iphone bu kadar satabilir ne de apple trilyonlarca dolar değere erişebilir.
eğer böyle bir talep olmasaydı apple başarılı olur muydu? nokia kötü olduğundan değil, böyle bir talebe karşılık veremediği için piyasadan silindi.

monako yat kulübünde istakoz yiyen akp li vekil

ilginç deyimlerimiz vardır.
örn: özrü kabahatinden büyük deyimi.
bu deyimin çıkmasında, rivayet o'dur ki; padişah birgün yalaka-dalkavuk-soytarılarından (her ne deniyorsa) birine kızar. onun kellesini vurduracak olur. bir yandan da bu yalakanın keskin zekasına hayrandır.
padişah ona son bir şans vermek için "bana öyle bir şey yap ve sonra özür dile ki; özrün kabahatinden büyük olsun" der. padişah dönüp arkasını giderken yalaka padişaha bir parmak atar. padişah hiddetle döner ve "ne yapıyorsun gafil" diye bağırır. yalaka mahcup boynunu büker ve "kusura bakmayın padişahım, sizi hanım sultan zannettim" der.

diyeceğim...
ortaya çıkan bu istakoz olayı veya belediyeler başta olmak üzere kamuda sorumsuzca lüks şatafat israf harcamaları, savurganlık, kamunun-halkın parasını baba parası gibi hesapsız kitapsız kendi çıkarları zevklerine kullanmaları durumuna birilerinin tepki göstermesi, eleştirmesi, özür dilemesi özrü kabahatinden büyük deyimine cuk oturuyor.
özrü kabahatinden büyük deyimi neden ortaya çıkmış görüyoruz.

birileri kalkıp sn. cumhurbaşkanımıza veya partimize zarar veriyor diye, partimize, cumhurbaşkanımıza, kurduğumuz düzene-sisteme saldırı oluyor ve eleştiriliyor diye bu lüks şatafat israfın ortaya çıkmasında rahatsız oluyor.
halkın çektiği sıkın yokluk, fakirlik, çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden baba, çocuğunu saç kurutma makinesiyle ısıtan annenin yaşadığı yokluğa daha fazla dayanamayıp intihar etmesi, sabah erkenden 1 kilo ucuz kıyma almak için ucuz ekmek almak için yağmur kar soğukta ayazda kuyrukta bekleyen insanlar, pazarlarda market önlerinden çöplerden dökülen atılan sebze meyveyi çöplerinden yiyecek diye toplayan insanlar...
meyve sebze yem fabrikalarında kullanılmayacak kalitede gıdaları para verip alanlar, sağlık açısından sağlık açısından kedi köpeklere bile verilemeyecek, tahdit edilmiş et süt yağ vb ürünlerini ucuz diye alıp yiyen insanların ülkesinde...

esas/asıl olan halk böyle sürünürken, vekil/temsilcinin böyle lüks şatafat israf içinde olması ifşa olunca tek sıkıntıları sistemin eleştirilmesi ve bu sistemin kurucularının zarara uğraması.
halkın yaşadığı sıkıntı veya yapılan israf şatafat lüks harcamalar önemli değil.
bu lüks şatafat israf için değil de sn. cumhurbaşkanı veya akp için yapılan eleştirilere üzülmek.
lüks şatafat israf için değil de, halkın sıkıntıları yokluğu yoksulluğu değil de bunun ortaya çıkmasına üzülmek...
birilerinin tek dertleri bu sistemi korumak.
amiyane tabirle "uyandırma kerizleri" davranışı.