bugün
- fenerbahçe nin ligden çekilmesi42
- hem yakışıklı hem de zeki olmak10
- anneci erkekler12
- sözlükte çirkin kız olmaması sorunsalı11
- farklı siyasi görüşler dost olabilir mi20
- true'nun karı çıkması10
- chp seçmeni13
- sözlük yazarlarının çektiği istanbul fotoğrafları21
- en büyük üç aşkınız anketi9
- en büyük aşk acınız anketi11
- uzun boy19
- trabzon'a arapzon diyen tipler15
- iv gyasaddin12
- 3 dünya savaşı çıkması durumunda gıda krizi8
- sözlük kızlarına bir şeyler söyle20
- trabzonspor9
- trabzonspor taraftarı8
- güllaç18
- kadının en güzel yaşı20
- sahurdayız uludağ sözlük21
- risale i nur dan vecizeler13
- günün sözü14
- telefona eşini benim karı diye kaydeden erkek17
- enflasyon 3 temmuz'dan itibaren düşmeye başlayacak40
- fenerbahçe11
- benimle olan kıymetini olmayan haddini bilecek8
- zina neden günahtır12
- imamoğlu'nun kirli rant ağı deşifre oldu26
- kuresel ikinma'nın asalet ve kalitesi15
- yazarların iftar yemekleri8
- queen ravenna'ya saldıran kazlar11
- erkeklerin duygusuz olmaları20
- pazar günü erken kalkmak için bir sebep10
- 17 mart 2024 trabzonspor fenerbahçe maçı75
- iyi ki doğdun bik biiik iyi ki doğdun bik biiiik21
- 18 mart çanakkale zaferi18
- sub zero mu scorpion mu15
- kadınların kendilerini güzel bulma oranları8
- sözlük kızıyla sevgili olmak16
- türkiyede kadın hakları kısıtlanırsa nolur12
- rakip takım taraftarına saygı duymak11
- bisikletle işe gitmeyi medenilik sanan insan13
- 17 mart 2024 kasımpaşa galatasaray maçı25
- bir günahkar profil uzmanı sikmek13
- israil malıysa almam diyen market müşterisi13
- büyük uludağ sözlük grevi10
- arapça allahın dilidir13
- uludağ sözlük'e hintli yetkili alınması16
- chp'li teyzelerin kuaförü olmak10
- esra ezmeci poposunu elliyor14
entry'ler (18480)
bırakın tarihte osmanlı veya roma ya da bizans vb imparatorlukları, devşirme sistemini anlamanız için empati yapın.
ne bileyim, örn; ülkemiz israil veya abd ya da yunan vb devletler tarafından işgal edilmiş.
bu devletler geliyor sizin küçücük çocuğunuzu anne kucağından alıyor ve çocuğunuzu yahudi ve israile hizmet eden, askerlik yapan biri olarak yetiştiriyor ya da Ortodoks olarak yunan olarak yetiştiriyor veya bir Anglikan olarak amerikalı olarak yetiştiriyor, bu kaçırılan çocuğun gelip senin ülkene senin insanlarına karşı savaşıyor.
sizce bu durum saadet mi eziyet mi olur? avrupalılar neden genetik hafızasında bize karşı nefret yer etmiş?
neden yüzlerce yıllık tarihte ve nesiller boyu hakimiyetimiz altında yaşamış başka inanç ırktan olan insanlar neden türkçe bilmiyor da dilimizden bile nefret etmiş?
neden avrupa'da türk izini her yerden yok etmişler?
bir düşünün, empati yapın ve ondan sonra devşirme sistemi hakkında konuşun.
ne bileyim, örn; ülkemiz israil veya abd ya da yunan vb devletler tarafından işgal edilmiş.
bu devletler geliyor sizin küçücük çocuğunuzu anne kucağından alıyor ve çocuğunuzu yahudi ve israile hizmet eden, askerlik yapan biri olarak yetiştiriyor ya da Ortodoks olarak yunan olarak yetiştiriyor veya bir Anglikan olarak amerikalı olarak yetiştiriyor, bu kaçırılan çocuğun gelip senin ülkene senin insanlarına karşı savaşıyor.
sizce bu durum saadet mi eziyet mi olur? avrupalılar neden genetik hafızasında bize karşı nefret yer etmiş?
neden yüzlerce yıllık tarihte ve nesiller boyu hakimiyetimiz altında yaşamış başka inanç ırktan olan insanlar neden türkçe bilmiyor da dilimizden bile nefret etmiş?
neden avrupa'da türk izini her yerden yok etmişler?
bir düşünün, empati yapın ve ondan sonra devşirme sistemi hakkında konuşun.
akla gelen soru: ne yani "benim karı" değil de "başkalarının karısı " diye mi kaydetmeli?
bunu dert eden erkek ise veya kadın ise...
neyse, susayım. anlayanlar anlamayanlara anlatsın.
bunu dert eden erkek ise veya kadın ise...
neyse, susayım. anlayanlar anlamayanlara anlatsın.
stadyumdakiler için... yorum yapmayacağım, kusacağım geliyor denilecek kitle.
toplumun yaşadığı dejenerasyonun aynası.
toplumun yaşadığı dejenerasyonun aynası.
yine "ben yaparsam flört, sen yaparsan orospuluk" iki yüzlülüğünde ve ahlaksızlığında yapılan yorumlar.
normal şartlarda bir hukuk devletinde uefa maçında ne ceza veriliyorsa aynı ceza trabzon'a (veya bu davranışı kim yaparsa hangi kulüp yaparsa) o ceza verilmeli.
sahaya madde atanlar belli, sahaya giren darp amaçlı saldıranlar belli, bunu engellemeyen bunda sorumluluğu bulunan güvenlik güçleri başta olmak üzere vali-mülki idare ve kulüp yönetimi belli.
maalesef ülkemiz bir hukuk devleti değil.
göreceksiniz, böyle sayısız sabıkalı kulübe hiçbir şey olmayacak. hatır için gaz alma babında bir günah keçisi ve birkaç maç ceza verilir.
normal şartlarda bir hukuk devletinde uefa maçında ne ceza veriliyorsa aynı ceza trabzon'a (veya bu davranışı kim yaparsa hangi kulüp yaparsa) o ceza verilmeli.
sahaya madde atanlar belli, sahaya giren darp amaçlı saldıranlar belli, bunu engellemeyen bunda sorumluluğu bulunan güvenlik güçleri başta olmak üzere vali-mülki idare ve kulüp yönetimi belli.
maalesef ülkemiz bir hukuk devleti değil.
göreceksiniz, böyle sayısız sabıkalı kulübe hiçbir şey olmayacak. hatır için gaz alma babında bir günah keçisi ve birkaç maç ceza verilir.
yok lan! bu lafı size-bize demiyor. şimdiden tüik'e enflasyon rakamı sipariş ediyor.
sana ne dolarla mı maaş alıyorsun?
edibüdü: bir an kendini ilkokul çocuğu çocuğu yerine koyan ben.
edibüdü: bir an kendini ilkokul çocuğu çocuğu yerine koyan ben.
demokrasinin temel olgusu olan seçme-seçilme özgürlüğünün anlamı 21.yy itibarıyla artık yok oldu. daha doğrusu içi boşaltıldı.
artık toplumlarda yapılan seçme-seçilme aşaması (seçimler ve oy kullanma) iki kurt ile bir koyunun akşam yemeğinde ne yiyeceklerini oylaması durumunu bile geçti.
burada günümüzden de binlerce örnek verebilirim; 100 tane koyun 2 tane kurt akşam yemeğinde ne yiyelim diye oylama yapıyorlar.
ortaya çıkan sonuç "akşam yemeğinde et yiyelim" kararı oluyor. bunun için kimse demokrasi, seçme seçilme hakkının kutsallığı diye masal anlatmasın.
eğer seçme seçilme hakkı, demokrasi kutsal ise halkın tercihi olan hitler, putin, zelensky, meşal, netanyahu halkın kutsal kararı-tercihi ve yaşanan ölümler-kıyımlar da bir haklılık-kutsallık olur.
bundan binlerce yıl önce ilk demokrasi uygulamalarının ortaya çıktığı şehir devletlerindeki demokrasiden daha da geriye düştük.
istisnasız herkese verilen politik imtiyaz hakkı (bazı kısıtlamalar olsa da konumuz bu değil) seçme seçilme hakkını dejenere etti.
21. yy cehaletin yüzyılı olacak. trafik polisinin çevirdiği alkollü sürücülere ceza yazmak-yazmamak oylaması yapmasına dönen demokrasi ve seçme-seçilme hakkı binlerce yıl önce toplum bilimcileri düşünürler sosyologlar tarafından irdelenen; demokrasinin üzeri rengarenk çiçekler ile süslü olan bir bataklık gibi olması eleştirisiyle her insanın oyu eşit olamaz, her insana istisnasız oy kullanma hakkı verilemez karşı çıkışlarının ne kadar haklı olduğunu yaşayarak görüyoruz.
oy vermek veya ehliyet almak ya da evlenmek, çocuk sahibi olmak bir hak ise bu hakkı vereceğiniz insanlar bu hakka haiz olması gerek. sabıkası yok, bu ülke vatandaşı diye oy verme, seçme seçilme hakkı, araba sürmesini biliyor diye ehliyet, evlenme yaşına geldi, çocuk yapabilir diye nikah ve çocuk sahibi olma hakkı önüne gelene veriliyor. ortaya çıkanlara bakınız vermeye gerek yok.
bir insana oy kullanma hakkı vermek toplumun devletin insanların maddi manevi bu gününe ve geleceğine karar verme yetkisi de veriyorsunuz.
artık toplumlarda yapılan seçme-seçilme aşaması (seçimler ve oy kullanma) iki kurt ile bir koyunun akşam yemeğinde ne yiyeceklerini oylaması durumunu bile geçti.
burada günümüzden de binlerce örnek verebilirim; 100 tane koyun 2 tane kurt akşam yemeğinde ne yiyelim diye oylama yapıyorlar.
ortaya çıkan sonuç "akşam yemeğinde et yiyelim" kararı oluyor. bunun için kimse demokrasi, seçme seçilme hakkının kutsallığı diye masal anlatmasın.
eğer seçme seçilme hakkı, demokrasi kutsal ise halkın tercihi olan hitler, putin, zelensky, meşal, netanyahu halkın kutsal kararı-tercihi ve yaşanan ölümler-kıyımlar da bir haklılık-kutsallık olur.
bundan binlerce yıl önce ilk demokrasi uygulamalarının ortaya çıktığı şehir devletlerindeki demokrasiden daha da geriye düştük.
istisnasız herkese verilen politik imtiyaz hakkı (bazı kısıtlamalar olsa da konumuz bu değil) seçme seçilme hakkını dejenere etti.
21. yy cehaletin yüzyılı olacak. trafik polisinin çevirdiği alkollü sürücülere ceza yazmak-yazmamak oylaması yapmasına dönen demokrasi ve seçme-seçilme hakkı binlerce yıl önce toplum bilimcileri düşünürler sosyologlar tarafından irdelenen; demokrasinin üzeri rengarenk çiçekler ile süslü olan bir bataklık gibi olması eleştirisiyle her insanın oyu eşit olamaz, her insana istisnasız oy kullanma hakkı verilemez karşı çıkışlarının ne kadar haklı olduğunu yaşayarak görüyoruz.
oy vermek veya ehliyet almak ya da evlenmek, çocuk sahibi olmak bir hak ise bu hakkı vereceğiniz insanlar bu hakka haiz olması gerek. sabıkası yok, bu ülke vatandaşı diye oy verme, seçme seçilme hakkı, araba sürmesini biliyor diye ehliyet, evlenme yaşına geldi, çocuk yapabilir diye nikah ve çocuk sahibi olma hakkı önüne gelene veriliyor. ortaya çıkanlara bakınız vermeye gerek yok.
bir insana oy kullanma hakkı vermek toplumun devletin insanların maddi manevi bu gününe ve geleceğine karar verme yetkisi de veriyorsunuz.
dokunmayın bu gacılara. valla saçınızı başınızı yolarlar. yav he he deyin geçin, neden sorun ediyorsunuz bu sözlüğümüzün deve dikenlerini (pardon, klavyemden kaçtı. çiçeklerni demek istedim. neyse ha deve dikeni ha kaktüs ikisi de çiçek) takmayın bu kadar...
çük koleksiyoncusundan alınan bilgi. tabi ki doğruluğunu sorgulayan değiliz. istese 4. boğaz köprüsü yapar elinden geçen çüklerle.
tecrübeye saygı duymak lazım.
tecrübeye saygı duymak lazım.
damat bakan albayrak geldi "yok canım bu kadar da olmaz" dedik.
https://www.youtube.com/watch?v=fuGfdm01QFs
bir iş insanı neden vergisini ödeyemez de vergisi silinir? vergisini ödeyemeyen bir sanayici ve üretici şu an içinde olduğumuz durumu yaşayacağımıza dair tüm uyarılara rağmen neden vergisini ödeyemediği siyasi-idari sisteme neden övgüler düzer?
sn. bakanı enerji bakanlığından biliyoruz diyor.
enerji maliyetinin üretici sanayici için ne olduğuna-nasıl etki ettiğine değinmeyeceğim. enerji maliyetini (elektrik, benzin, mazot vb) dolar olarak avrupa-dünya standartlarına mı getirmiş de önümüzü görüyoruz diyor?
hatırlayın... 2017 senesi ve sonrası başlayan 2018 de tavan yapan konkordato furyasını. 2000 dolayında şirket konkordato ilan etmişti. keskinoğlu tavukçuluk, hotiç, yeşil kundura gibi sektörde önde gelen firmalar tek tek konkordato ilan ediyorlardı.
sadece bunlar mı?
devlete iş yapan firmalarda konkordato ilan ediyordu. bakınız: çamlıca tepesine yapılan kule inşaatında görev alan firmalar.
ne oldu?
konkordato ilan etmek bir sorun mu oldu, yasakla kurtul. öyle de yapıldı.
hele ki sonra gurme bakan nebati... bakan halkın et yiyememesini damak zevkine bağladı. ekonomik politika ve programları açıklamak için dediği söz "gözlerime bakın" oldu. önceden damat bakanın söylediği "sana ne dolardan, dolarla mı maaş alıyorsun" sözünü unutturdu.
akp tarafından uygulanan yanlış ve tutarsız politikalar (ekonomide ali babacan ile başlayan) hatalar silsilesi devam ediyor. bakan şimşek'in açıklamasına bakınca neler yaşayacağımızı az çok tahmin edebiliyorum.
yaşanan enflasyonun mal ve hizmetlerde ki fiyatlara gerçek etkisini temmuz ayı gibi göreceğiz. asıl etkiyi de eylül-ekim ayında yaşamaya başlayacağız.
örn: mazotun 30 lira olduğunda ki tarım ürününün üretim maliyetinde gübre, ilaç, işçilik, makine, elektrik, seracılıkta kullanılan ambalaj-kasalama ve iklimleme (örn: seralara çekilen branda, cam b korumalar, sulama araçları vs) düşünülürse... şimdi mazot 40 lira ve diğer maliyetlerde en az %80 arttı.
pazara çıkan ayşe teyze 2022, 2023 ile şu an 2024'e bakıp enflasyon düştü mü diyecek?
https://www.youtube.com/watch?v=fuGfdm01QFs
bir iş insanı neden vergisini ödeyemez de vergisi silinir? vergisini ödeyemeyen bir sanayici ve üretici şu an içinde olduğumuz durumu yaşayacağımıza dair tüm uyarılara rağmen neden vergisini ödeyemediği siyasi-idari sisteme neden övgüler düzer?
sn. bakanı enerji bakanlığından biliyoruz diyor.
enerji maliyetinin üretici sanayici için ne olduğuna-nasıl etki ettiğine değinmeyeceğim. enerji maliyetini (elektrik, benzin, mazot vb) dolar olarak avrupa-dünya standartlarına mı getirmiş de önümüzü görüyoruz diyor?
hatırlayın... 2017 senesi ve sonrası başlayan 2018 de tavan yapan konkordato furyasını. 2000 dolayında şirket konkordato ilan etmişti. keskinoğlu tavukçuluk, hotiç, yeşil kundura gibi sektörde önde gelen firmalar tek tek konkordato ilan ediyorlardı.
sadece bunlar mı?
devlete iş yapan firmalarda konkordato ilan ediyordu. bakınız: çamlıca tepesine yapılan kule inşaatında görev alan firmalar.
ne oldu?
konkordato ilan etmek bir sorun mu oldu, yasakla kurtul. öyle de yapıldı.
hele ki sonra gurme bakan nebati... bakan halkın et yiyememesini damak zevkine bağladı. ekonomik politika ve programları açıklamak için dediği söz "gözlerime bakın" oldu. önceden damat bakanın söylediği "sana ne dolardan, dolarla mı maaş alıyorsun" sözünü unutturdu.
akp tarafından uygulanan yanlış ve tutarsız politikalar (ekonomide ali babacan ile başlayan) hatalar silsilesi devam ediyor. bakan şimşek'in açıklamasına bakınca neler yaşayacağımızı az çok tahmin edebiliyorum.
yaşanan enflasyonun mal ve hizmetlerde ki fiyatlara gerçek etkisini temmuz ayı gibi göreceğiz. asıl etkiyi de eylül-ekim ayında yaşamaya başlayacağız.
örn: mazotun 30 lira olduğunda ki tarım ürününün üretim maliyetinde gübre, ilaç, işçilik, makine, elektrik, seracılıkta kullanılan ambalaj-kasalama ve iklimleme (örn: seralara çekilen branda, cam b korumalar, sulama araçları vs) düşünülürse... şimdi mazot 40 lira ve diğer maliyetlerde en az %80 arttı.
pazara çıkan ayşe teyze 2022, 2023 ile şu an 2024'e bakıp enflasyon düştü mü diyecek?
sözlüğün bundan haberi var mı?
allah'ı kendin gibi cahil mi sandın diyeceğim de bu durumun cehaletle alakası yok.
eğer bunu diyen dinim islam diyorsa kafirlikle, yok din açısından demiyor ise embesilite ile alakalı bir durum.
öyle ya, açıkça allah kur'an da araplara indirmiş olduğu kitap da "biz sizin daha iyi anlaması için bu kitabı arapça indirdik" demesini düşünürseniz...
herhalde allah'ın zekası senin (arapça allah'ın dilidir diyen) zekanın seviyesinde olsa bile (haşa) çölün ortasında arapça konuşan kavime kalkıp amerika kıtasında Kızılderili'nin konuştuğu dilde kitabı 610-632 yılları arasında (kur'an 610-632 yılları arasında parça parça inmiştir) indirmeyeceğini bilirdin.
eğer bunu diyen dinim islam diyorsa kafirlikle, yok din açısından demiyor ise embesilite ile alakalı bir durum.
öyle ya, açıkça allah kur'an da araplara indirmiş olduğu kitap da "biz sizin daha iyi anlaması için bu kitabı arapça indirdik" demesini düşünürseniz...
herhalde allah'ın zekası senin (arapça allah'ın dilidir diyen) zekanın seviyesinde olsa bile (haşa) çölün ortasında arapça konuşan kavime kalkıp amerika kıtasında Kızılderili'nin konuştuğu dilde kitabı 610-632 yılları arasında (kur'an 610-632 yılları arasında parça parça inmiştir) indirmeyeceğini bilirdin.
oruç tutmayanın tutana saygı veya oruç tutanın tutmayana saygı duyması...
artık bu saygı duyma (herhangi bir konuda) teranelerine kusacağım geliyor.
bana ne kardeşim senin oruç tutman-tutmaman. bana mı tutuyorsun orucu veya benim için mi tutmuyorsun orucu da sana saygı duyacakmışım?
yok yani, oruç tutup sevabını bana mı veriyorsun da sana saygı duyacağım?
ya da benim yerime oruç tutmayıp da benim yerime mi günahımı mı alıyorsun da beni cennete yollayacaksın?
eğer öyleyse sana saygı duyarım...
yok öyle değil ise senin oruç tutmana da tutmamana da saygı duymuyorum. kendin için yaptığın şey seni ilgilendirir. neden sana saygı duyacağım?
gülsem mi ağlasam mı, bıktım şu saygı duymak meselesinden. dünyanın en büyük iki yüzlülüğü bu saygı konusu.
artık bu saygı duyma (herhangi bir konuda) teranelerine kusacağım geliyor.
bana ne kardeşim senin oruç tutman-tutmaman. bana mı tutuyorsun orucu veya benim için mi tutmuyorsun orucu da sana saygı duyacakmışım?
yok yani, oruç tutup sevabını bana mı veriyorsun da sana saygı duyacağım?
ya da benim yerime oruç tutmayıp da benim yerime mi günahımı mı alıyorsun da beni cennete yollayacaksın?
eğer öyleyse sana saygı duyarım...
yok öyle değil ise senin oruç tutmana da tutmamana da saygı duymuyorum. kendin için yaptığın şey seni ilgilendirir. neden sana saygı duyacağım?
gülsem mi ağlasam mı, bıktım şu saygı duymak meselesinden. dünyanın en büyük iki yüzlülüğü bu saygı konusu.
iranlı kadınlara özgürlük mü?
lütfen, aptallığın lüzumu yok. iranlı kadınlar ettiğini çekiyorlar, kimi dinimi yaşayamıyorum diye (bakınız; bizde ki siyasal islamcılar, tarikat cemaat etkisiyle saçmalayanlar) kimi ideolojik, siyasi, etnik kimlik, rejim, mezhep vb nedenlerle-gerekçelerle meydanlara çıkıp şah rejimini devirip yerine din baronlarını-şeriatı getirdiğinde bugün yaşadıkları durumu onlar yarattı.
yarattıkları özgürlük-devrim canavarı çocuklarını yemeye başladığında kimse masum değildir. unutmayınız ki "insanları aptalca davranışlarının sonuçlarından korumanın nihai sonucu dünyayı aptallarla doldurmak olacaktır" der hebert spencer.
hele ki bu insanların adeta yağan lapa lapa kar ve sonrası düşen bir çığ da hiç bir kar tanesinin kendini sorumlu hissetmemesi iki yüzlülüğü ve ahlaksızlığıyla ortaya çıkıp özgürlük istemelerinde haklılık görmek en büyük ahlaksızlıktır.
aptallığın, akılsızlığın, iki yüzlülüğün ve ahlaksızlığın ödülü-karşılığı özgürlük ve haklılık, huzur, barış olamaz.
özeleştiri yapmadan, ilk önce bu duruma yol açan kendilerini, anne-babalarını lanetlemeden hak ve özgürlük elde edilemez.
milyonlarca insan meydanlara çıkıp şah rejimini devirip, devrim sonrası tüm iranlı elit akademisyen sanatçı bilim adamlarından yakaladıklarını idam ederken, yakalanmayanlar yurt dışına kaçarken...
ülkeyi, halkı ve ülke geleceğini tek yeteneği dini bir ticari meta, insanları kullanma aracı, iktidar-yönetim için kullanılan ideolojik bir propaganda aracı, çıkarlarına hizmet eden bir argüman olarak kur'an pazarlamacılarına ülkeyi kendilerini emanet ettiklerinde ve şeriatı meydanlarda kutlayan milyonlar ne bekliyordu?
huzur mu?
refah mı?
özgürlük mü?
mutluluk mu?
Özgür toplumu savunmak isteyen kişi, onun vazgeçilmez temelinin bireysel haklar olduğunun farkına varmak zorundadır. Haklar ahlaki bir kavramdır, her politik sistem bir ahlak sistemine dayanır. ahlaktan ve empatiden yoksun bir rejimi sistemi (din veya ideoloji temelli) siz toplum olarak tercih ettiğinizde sonuçlarına katlanırsınız.
bu bilinci kazanamamış toplumlara acımak aptallıktır. hele ki böyle toplumlar için özgürlük istemek en büyük ahlaksızlıktır.
lütfen, aptallığın lüzumu yok. iranlı kadınlar ettiğini çekiyorlar, kimi dinimi yaşayamıyorum diye (bakınız; bizde ki siyasal islamcılar, tarikat cemaat etkisiyle saçmalayanlar) kimi ideolojik, siyasi, etnik kimlik, rejim, mezhep vb nedenlerle-gerekçelerle meydanlara çıkıp şah rejimini devirip yerine din baronlarını-şeriatı getirdiğinde bugün yaşadıkları durumu onlar yarattı.
yarattıkları özgürlük-devrim canavarı çocuklarını yemeye başladığında kimse masum değildir. unutmayınız ki "insanları aptalca davranışlarının sonuçlarından korumanın nihai sonucu dünyayı aptallarla doldurmak olacaktır" der hebert spencer.
hele ki bu insanların adeta yağan lapa lapa kar ve sonrası düşen bir çığ da hiç bir kar tanesinin kendini sorumlu hissetmemesi iki yüzlülüğü ve ahlaksızlığıyla ortaya çıkıp özgürlük istemelerinde haklılık görmek en büyük ahlaksızlıktır.
aptallığın, akılsızlığın, iki yüzlülüğün ve ahlaksızlığın ödülü-karşılığı özgürlük ve haklılık, huzur, barış olamaz.
özeleştiri yapmadan, ilk önce bu duruma yol açan kendilerini, anne-babalarını lanetlemeden hak ve özgürlük elde edilemez.
milyonlarca insan meydanlara çıkıp şah rejimini devirip, devrim sonrası tüm iranlı elit akademisyen sanatçı bilim adamlarından yakaladıklarını idam ederken, yakalanmayanlar yurt dışına kaçarken...
ülkeyi, halkı ve ülke geleceğini tek yeteneği dini bir ticari meta, insanları kullanma aracı, iktidar-yönetim için kullanılan ideolojik bir propaganda aracı, çıkarlarına hizmet eden bir argüman olarak kur'an pazarlamacılarına ülkeyi kendilerini emanet ettiklerinde ve şeriatı meydanlarda kutlayan milyonlar ne bekliyordu?
huzur mu?
refah mı?
özgürlük mü?
mutluluk mu?
Özgür toplumu savunmak isteyen kişi, onun vazgeçilmez temelinin bireysel haklar olduğunun farkına varmak zorundadır. Haklar ahlaki bir kavramdır, her politik sistem bir ahlak sistemine dayanır. ahlaktan ve empatiden yoksun bir rejimi sistemi (din veya ideoloji temelli) siz toplum olarak tercih ettiğinizde sonuçlarına katlanırsınız.
bu bilinci kazanamamış toplumlara acımak aptallıktır. hele ki böyle toplumlar için özgürlük istemek en büyük ahlaksızlıktır.
ben ingiltere'yi götümle yönetmiyorum ki...
edibüdü: daha önce yazmıştım... uzun uzun anlatmaya gerek yok. malumunuz; Winston Churchill için gay olduğu iddiaları vardı. muhalif bir gazetecinin siz gay misiniz?" sorusuna verdiği cevap.
edibüdü: daha önce yazmıştım... uzun uzun anlatmaya gerek yok. malumunuz; Winston Churchill için gay olduğu iddiaları vardı. muhalif bir gazetecinin siz gay misiniz?" sorusuna verdiği cevap.
migros da internet üzerinden sanal market alışverişi yapıp en fazla 30 dakikada kapıma gelen siparişler var.
yok yani, biraz gezmiş olurum desem veya "eyvah evde tuz yok" desem yanımızda ki avm'ye yürüyerek gitmem, tuz alıp gelmem en fazla 20 dakikamı alır.
artık markete girip araba dolduran kalmadı pek.
yok yani, biraz gezmiş olurum desem veya "eyvah evde tuz yok" desem yanımızda ki avm'ye yürüyerek gitmem, tuz alıp gelmem en fazla 20 dakikamı alır.
artık markete girip araba dolduran kalmadı pek.
- bana embesil olmanın resmini çizebilir misin abidin?
* yok abi resmim kötü ama istersen Uludağ sözlükte "zeytin yağının çok kötü bir yağ olduğu gerçeği" diye başlık açabilirim.
yanma-dumanlanma açısındanTereyağı 176 derecede yanar.
kanola yağı 205 derecede yanar.
mısırözü yağı 230 derecede yanar.
ayçiçek yağı 232 derecede yanar.
naturel soğuk sıkım sızma zeytinyağı. 160, işlenmiş yemeklere ve kızartmalara kullandığınız rafine zeytinyağları örn; riviera zeytinyağı 210-240 derecede yanar.
* yok abi resmim kötü ama istersen Uludağ sözlükte "zeytin yağının çok kötü bir yağ olduğu gerçeği" diye başlık açabilirim.
yanma-dumanlanma açısındanTereyağı 176 derecede yanar.
kanola yağı 205 derecede yanar.
mısırözü yağı 230 derecede yanar.
ayçiçek yağı 232 derecede yanar.
naturel soğuk sıkım sızma zeytinyağı. 160, işlenmiş yemeklere ve kızartmalara kullandığınız rafine zeytinyağları örn; riviera zeytinyağı 210-240 derecede yanar.
o değil de...
dayak faslı iftardan sonra olursa "nasıl olsa orucumuzu açtık.elimiz değmişken silkek bari" derlerse o kötü.
https://www.youtube.com/watch?v=2tlS4xRMVtI
dayak faslı iftardan sonra olursa "nasıl olsa orucumuzu açtık.elimiz değmişken silkek bari" derlerse o kötü.
https://www.youtube.com/watch?v=2tlS4xRMVtI
videoyu açamama-seyredememe sonunda akılda kalan "kan alan makinesiyse iğne de yapabilir. kalçadan iğne yapılırken bu makineye domalmak (intramüsküler enjeksiyonlarda) hemşireye domalmak yerine tercih edilir." sevincimiz yarım kaldı.
evliliği bir sadece bir ticaret, sosyal güvenlik, masraf giderme aracı olarak gören insanların düştüğü durum.
evet, bunlarda evlilikte etken etmenlerdir ama bunların verimli bir şekilde hayatınıza pozitif etki etmesi için evlilik denen anlaşma ile aile olma kurumunun-sorumluluğunun bilincinde olup doğru tercihler yapmak gerekir.
yoksa hesabını bilmeyen kasabın götüne giren masat durumu kaçınılmaz.
https://www.youtube.com/watch?v=J5LHenqon10
insanların aptalca tercih yapmalarını ve aptalca tutum-davranış içinde olmalarının suçlusu ne evlilik ne de karşısında ki insan, tek suçlu kendileri.
ne ekerseniz onu biçersiniz, ne yaparsanız onu yaşarsınız. bunun için doğru tercih ve doğru davranışlarda bulunmalıyız.
evet, bunlarda evlilikte etken etmenlerdir ama bunların verimli bir şekilde hayatınıza pozitif etki etmesi için evlilik denen anlaşma ile aile olma kurumunun-sorumluluğunun bilincinde olup doğru tercihler yapmak gerekir.
yoksa hesabını bilmeyen kasabın götüne giren masat durumu kaçınılmaz.
https://www.youtube.com/watch?v=J5LHenqon10
insanların aptalca tercih yapmalarını ve aptalca tutum-davranış içinde olmalarının suçlusu ne evlilik ne de karşısında ki insan, tek suçlu kendileri.
ne ekerseniz onu biçersiniz, ne yaparsanız onu yaşarsınız. bunun için doğru tercih ve doğru davranışlarda bulunmalıyız.